Türkiye’de yayın hayatına hızlı bir giriş yapan medya girişimi, açıklayıcı video gazeteciliğiyle ses getiriyor.
Yayınlarına 2021 yılının Mart ayında başlayan Kuest Medya, eğlenceli, kısa, açıklayıcı videolarıyla daha şimdiden 1 milyondan fazla izleyiciye ulaşmış durumda.
Medeni Sungur yaptıkları işi, "Gazetecilerle akademisyenler zeytinyağı ve su gibidir. Birbirine karışmazlar. Biri esaslı içerikten yoksundur, diğeri paylaşım imkânından. Biz bu iki grubu, yani bilgiyi üretenlerle pazarlayanları bir araya getirerek insanlara ulaşmaya çalışıyoruz," diye açıklıyor.
Sosyal etki yaratmak ve daha demokratik bir toplum inşa etmek amacıyla medya kuruluşu Digimar’ı kurup yöntemiş olan Medeni Sungur, Türkiye’nin haberleri daha erişilebilir kılmayı amaçlayan ilk gazetecilik platformu Kuest Medya'nın da kurucusu ve yöneticisi.
Sosyal girişimcilik alanında pek çok çalışmaya imza atan Sungur, sivil aktivizm dünyasındaki ilk deneyimini öğrenciyken elde etmiş. Ülke çapında faaliyet yürüten liberal 3H Hareketi'nin (eski adıyla Liberalofis) kurucularından olan Sungur, kurumsal bir şirkette çalıştıktan sonra Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşu Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin kurucu ortaklığını üstlenmiş. Sungur, bu tecrübelerinin Digimar'ın kuruluşunu şekillendirdiğini ifade ediyor.
Belli bir amaca yönelik bilgi yaratmak
Sungur, "Çalıştığım önceki pozisyonlarda pek çok mühim bilgi üretiyorduk ama bu bilgileri kitlelere ulaştırma gibi bir çabamız pek yoktu. Günümüz dünyasında bilgiyi belli bir amaca yönelik olarak yaratmak ve bu amacın etrafında toplanan bir camia oluşturmak çok önemli. Digimar'la ulaşmak istediğimiz hedef bu," diye ekliyor.
Sungur, EED hibesi sayesinde geçtiğimiz Mart ayında yayına başlayan ilk Digimar projesi Kuest'in, eğitirken eğlendiren kısa, açıklayıcı videolar üretmeye odaklandığını belirtiyor. Son derece popüler Vox yayınlarını örnek alarak kurulan Kuest'in hedef kitlesi milenyum kuşağı. Sungur, söz konusu kişilerin soyut siyasi haberlere yönelik ilgisini uyandırmanın güç olduğunu söylüyor. Kuest'in amacı, haberlere anlam katarak kitlelere eğlenceli, basit ve anlaşılır yollarla ulaşıp haberciliğin bir adım ötesine geçmek. Böylelikle, önemli kamu politikalarına ve bireylerin temel haklarına yönelik farkındalığı artırmak.
Kuest bir takım işi. Sungur, zengin tecrübeleri ve yetenekleriyle bu projeye katkı sunacak tutkulu gençleri bir araya getirerek bir takım kurmuş. Ekibinde iki çalışma grubu olduğunu ifade ediyor: Araştırma ve inceleme grubu ile yaratıcılık ve video prodüksiyon grubu. Her bir açıklayıcı videonun oluşum aşamasında bu iki grubun birbirine sayısız geri bildirimde bulunduğunu söyleyen Sungur, birbirileriyle son derece yakın temasla çalıştıklarını da ekliyor.
EED'nin söyleşisi sırasında her iki gruptan da birer üye Sungur'a ekranda eşlik ediyor: Yayın yönetmeni Mert Can Köse ve yapımcı Işık Cerme Güngör. Ekibin diğer üyeleri ekranda gözükmeseler de, söyleşiye aktif katılım gösteriyorlar.
Ekibin tutkuları videolara ilham oluyor
Kuest'in şimdiye dek yayınladığı 11 video, ekibin toplumsal düzeyde tartışılmadığını düşündüğü çeşitli konulara odaklanıyor. Kadınların ücretsiz ev işi emeği, kadın girişimciler, Osmanlı Devleti'nde kölelik gibi konulara eğilen videoların yanı sıra, Arap Baharı'nın onuncu yılına yönelik bir video dizisi, Türkiye'de polis şiddeti üzerine ve Türkiye Merkez Bankası'ndaki rezervlerin kayboluşuna dair videolar da yer alıyor.
Güngör şöyle açıklıyor: "Tutkularımız fikirlerimize ilham oluyor. Çoğumuzun sivil toplum geçmişi var, vurgulamak istediğimiz önemli meseleler var. İzleyicilerimizin sıkıcı olarak nitelendirebileceği konuları eğlenceli bir şekilde işleyerek sunuyoruz."
Güngör, ekibin kadınların ücretsiz ev işi emeğine yönelik ikinci videosunun 100.000'i aşkın izleyiciyle buluştuğunu belirtiyor. Meşhur Türk dizisi Aşk-ı Memnu'nun olay örgüsünü ücretsiz emek konusuyla bağdaştıran video amacına ulaşan bir cazibe yaratmış. Güngör, "Bu video insanları hakikaten tartışmaya sevk etti. Annelerine hiç bu gözle bakmadıklarını itiraf edenler oldu," diye ekliyor.
Köse ise şöyle ifade ediyor: "Kuest'i kurarken bu tür geri bildirimler almayı amaçlıyorduk. Belirli konuları basit ve açık şekilde sunarak insanların anlayabilmelerini, meseleleri farklı bir bakış açısıyla düşünmelerine imkân vermeyi istiyoruz."
Köse ayrıca, bir başka videoda işledikleri Osmanlı Devleti'nde kölelik konusunu ülkede az sayıda kişinin bildiğine dikkat çekiyor. Benzer şekilde, Arap Baharı üzerine yayınladıkları video popüler "Arap istisnacılığı" kavramını irdeleyerek, Arap dünyasında yaşanan mücadelelerin günümüz Türkiye'sindeki mücadelelerle benzerlik taşıdığını vurguluyor.
Başarının anahtarı
Videoları şimdiye dek 700.000'den fazla izleyiciyle buluşan Kuest'in Facebook ve Instagram hesapları ise bir milyondan fazla kişiye ulaşmış. Bu, henüz altıncı ayını bile doldurmamış bir medya girişimi için oldukça büyük bir başarı. İzleyicilerin üçte biri kuruluşun hedeflediği 18-24 yaş aralığındaki kişilerden, yüzde elliden fazlası ise kadınlardan oluşuyor. Kadınların haber tüketiminin düşük olduğu Türkiye'de bu hayli seyrek görülen bir oran.
Güngör şöyle açıklıyor: "Araştırmalarımız 'cinsiyetsiz' ya da “eril olmayan” bir izlenim bıraktığımızı gösteriyor. İçeriklerimizde ciddi ve renkli konular arasında denge tutturmaya özen gösteriyoruz. Yeni bir video hazırlarken kendimize hep şunu soruyoruz: İzleyicilerimizin bu konuyla ilgilenme sebebi ne olabilir? Kullandığımız dile, videonun tarzına ve tonuna dikkat ediyoruz."
Sungur ise bütün bu öğeleri istedikleri düzeye getirmenin kolay olmadığını teslim ediyor. "İzleyici kitlemizle temasımızı sürdürmek için ciddi çaba sarf ediyoruz ve hikâye anlatımımızı sürekli geliştiriyoruz. Öte yandan, kullandığımız ifadelerin fazla tutkulu olmaması da gerekiyor. İşimiz açıklayıcı videolar üretmek olduğu için dengeli bir anlatım ortaya koymak zorundayız. Bu da son derece emek-yoğun bir çalışma demek."
İzleyicilerle temas kurmak
Dört aydan kısa süredir yayında olan Kuest, İstanbul'daki taksilerin durumu, kentin Onur Yürüyüşü tarihi, cinsel şiddetin cezasızlığı, internet üstünden müzik dinlenmesi ve bunun müzik sektörüne etkisi, izinsiz veri paylaşımı gibi pek çok konuda video çekmeyi planlıyor. Bugünlerde Instagram hesaplarında lansman düzenlemeyi planlayan Kuest, üretim sürecini daha verimli hale getirmenin yollarını arıyor.
Sungur, Kuest'in doğru bir iş yaptığından emin. Sayıları giderek artan izleyicilerinin de bu fikre katıldığını söylemek mümkün. Bize, "İzleyici kitlemizin dikkat süresinin kısa olduğunu biliyoruz, videolarımıza ilk tıkladıkları anda dikkatlerini çekmemiz lazım. Fikirleri 'hikayeleştiriyoruz.' Şahsi bir dil kullanıyoruz, ortaya koyduğumuz sonuç da şahsi bir dokunuş içeriyor. İzleyicilerimizle ilişki kuruyoruz ve etkileşimde olmak isteyen bir camia inşa ediyoruz. Bu tür içerikler böyle etkileşimlere imkân tanıyor," diyor.
Artık Türkiye'nin Vox'u olarak anılan Kuest'le birlikte Digimar'ın geleceği parlak gözüküyor. Sungur ekliyor: “İşimizin zihniyet değiştirmek olduğunu düşünüyorum. Kullandığımız mecrayı yeni deneylere tabi tutuyoruz. Çok çeşitli fikirlerimiz var, pembe dizi çekmek ya da tiyatrolarla çalışmak gibi. Yapabileceğimiz çok şey var."